Tuesday, November 14, 2006

Liberal Öğreti

Liberal doktrin : Toplumsal değişim süreci. Fransız liberalizmi, feodalizmi çağrıştırıyor. Liberalizm merkantalist düşünceye karşı ortaya çıkmış. Merkantalist düşüneceye karşı ortaya çıkmış.
Merkantalist düşünce, bırakınız yapsınlar felsefesiyle yola çıkmış ama sonradan müdahaleci duruma gelmiştir. Liberalizm bu yüzden merkantalizme karşı ortaya çıkmıştır. Liberal felsefe politikalarının içine devleti almamaya çalışıyorlar.
Devletten korkuyorlar. Devlet yok ! (çünkü devlet, özgürlükleri kısıtlar, örneğin, en temel özgürlük olan yaşama özgürlüğünü kısıtlar-askerleri savaşa gönderme-)
Liberalizm, gücün sınırlandırılması ve yoğunlaşmasına karşıdır. Güç bir kimsenin elinde yoğunlaşıyorsa bu liberalizm değildir.
Liberal doktrinde devlet olmayacak mı? Özgürlük ve bireysellik devletin küçüldüğü bir yapıdır. Görünmez el felsefesi…
Klasik liberalizm Avrupanın dini yapı figürüne karşı. Avrupanın mutlakiyetçi yapısına karşı olan ekonomik ve politik bir yapıdır.
Pozitivizmler, dinsizdirler. Mitoloji, felsefe, din, ahlak yok. Sadece bilgi var.
Katolik düşüncede bu dünya yok, öbür dünya var. Bu dünya önemli değildir.Yaşamanın nedeni öbür dünyada rahat etmektir.
Protestanlık, kapitalizmin ruhudur. Sanayi devrimi bunun altında yatar. Katolik düşüncesinde aforoz edilen bir kişi, Protestanlık için yeniden dünyaya gelmiş bir insan anlamına geliyor.
Liberal iktisatta devlet yerini bireye bırakıyor. Birey her şeyin üstündedir. Klasik liberalizm; Protestan mezhebinin Katolik mezhebinin karşısında olmasıdır. Bir karşıtı olarak ortaya çıkmıştır. Klasik liberalizmi etkileyen ikinci faktör; rasyonalizmdir. Rasyonalizmin, bir tarafında akılcılık, bir tarafında amprizm (deneysellik) var. İnsan gördüklerini deneyler. Gözle görülen şeylere inanma. Amprik olan matematiksel olan kısmıdır. Rasyonel felsefede gözle görülmeyene inanılmaz (tanrı, duygu..vb.).
Tümevarım yanlıştır; insanlar deneyler yaparken duygularını da göz önüne alırlar. Bu yüzden yanlıştır. Bilim adamı pür olmalıdır.
Liberal doktrinde; Protestanlık düşüncesiyle bütün bireylerin tanrı katında eşit olduğunu kabul ediyor. Öbür dünyada tüm insanlar tanrı katında eşitse, bu dünyada da insanlar hukuki anlamda eşittir. Ekonomik hak ve özgürlükler eşittir. Yaşama hakkı, özgür olma hakkı, sözleşme yapma hakkı, mülkiyet hakkı insanların hukuk karşısında eşit olmasından ortaya çıkmıştır.
İnsan, maddecidir, deterministtir, laiktir.
Liberal İktisatın felsefesini oluşturan iki temel unsur vardır. Bu bize liberal bireyi de açıklar.
1. Doğal hukuk birey çerçevesinde doğmuş birey
2. Yaratılışı gereği faydacı, felsefeyle yoğrulmuş birey
Doğal hukuk, pozitif hukuk. Doğanın hukuku insanın hukuku olmalıdır. Hukukun içinde insan hukuku var. Hukukun sağlayacağı adaleti de doğal hukuk sağlıyor. Hukuk bu anlamda pozitif hukuktur. Doğal düzen; kendiliğinden doğan bir düzen (görünmez el). Doğanın düzeni. Doğal düzen ekonomisi.
Doğal düzen, tabi düzen----piyasa ekonomisi---fiyat ekonomisi

Akılcı İdeal Düzenin Temsilcileri kimlerdir?

Kant : Akılcı rasyonalizmin en önemli temsilcilerindendir. Tabii hukuk vardır. Doğanın hukuku, doğanın tüm her şeyinin eşit olmasıdır. Hukukun eşitliği…
Kişinin mülkiyet hakları olmalıdır, bu olmadan doğal düzen olamaz. Birey özgürlüğü, özgürlük hakkıdır. İktisadi alemde bireyi var kılan, mülkiyet edinme hakkıdır.

John Locke : Liberalizmin babası. Özgürlüğün içinde yaşama hakkı vardır. Liberalizmde devlet korkulan bir şeydir. Yaşama hakkı, bireyin özgür yaşama hakkıdır. Mülkiyet hakkı, mülk edinme, satma, kiralama, kullanma tasarrufudur. Serbest piyasa ekonomisi, yaşama hakkı, mülkiyet hakkı, sözleşme hakkı olmadan işlemez.
Ekonomik insan doğasına yatkın piyasa, piyasa ekonomisidir. ekonomik faaliyetlerin özünde mülk edinme hakkı vardır.
John Locke: “davranışların itici gücü kişisel çıkar”dadır diyerek bütün felsefesini özetler.-gülten kazgan-

Sir William Petty : İktisat bilimi pozitif bilimler gibidir ve deneyseldir. Neden? Çünkü adalet kavramından korkuyorlar. Dolayısıyla amprik ve rasyoneldir. İktisat bilmi gözleme dayanır dolayısıyla matematikseldir. Dış ticaret ve paranın, bir ülkenin zenginliğine ancak sanayi geliştirildiği ölçüde faydalı olabileceğini söylüyordu.
Newton’nun deneysellğinden , descarts’ın mantıksal ve içsel tutarlı gözlemciliğinden etkilenmiştir.

Not : Marx, iktisat teorisi içinde klasik iktisadın araçlarını(emek-değer teorisi) kullanır.

R. Cantillon : Ekonomi bilimini açıkalyan bir taslak olmalıdır. Arz ve talep mekanizması yapı taşarlıdır. Emek-değer teorisiyle ölçümlendirilir. Modern mikro ekonomiyi temsil eder.

David Hume : üç temel üretim yasası vardır, liberal piyasada gerekli olan;
· özel mülkiyetin varlığı ve istikrarı
· özel mülkiyetin serbestçe el değiştirmesi
· sözleşme özgürlüğü ve haklarının olmasıdır. Analizlerini sanayi üzerine yapıyor

not : seher yaşar'ın sevinç orhan'ın dersi EDT de tuttuğu not'dur

Merkantalist Öğreti

Batı Avrupa ülkelerinde ortaçağın sonuyla sanayi devrimi arasındaki dönem, feodalizmin yıkılışı ve güçlü merkezi devletlerin kuruluşlarıyla belirir. İktisadi açıdan da, kapital birikimini ve piyasa ekonomisi şartlarını hazırlayan ticari kapitalizmin geliştiği çağdır.

I- İktisadi altyapı ve iktisadi düşünceyi hazırlayan şartlar
Ortaçağın sonuna doğru batı Avrupa toplumlarının iktisadi temellerini değiştirecek birtakım etkenler ortaya çıkmıştır. Bir kere, denizaşırı ülkelerdeki keşiflerle ticaret genişlemişti. Bunu izleyerek avrupa’ya akan altınlar, fiyatları yükselterek ticari kapitali büyütüyor ve tüccarlara karlı yeni iş alanları açıyor, bir yandan da taşınmaz mal gelirleriyle yaşayan soyluları fakirleştiriyordu. İkinci olarak, tarımda üretim tekniği değişmesi geleneksel geçimlilik ekonomi düzeyini yıkmıştı. Tarımsal üretim piyasaya yönelmiş, piyasa kanunlarıyla beraber ticari kapitale bağlı hale gelmişti.
Ticaretin gelişmesi, değişik ülkelerdeki tüccarların çıkarlarını çatışır hale getiriyor, kendilerini rakiplerine karşı koruyacak bir merkezi güce ihtiyaç yaratıyordu. Mutlak monarşiler ve güçlü merkezi devletlerin kurulması, ticaretin gelişmesi yanında bir “iktisat politikası”nın uygulanması olanağını verdi. Merkantalistler, “tüccarın karının ulusal çıkarla özdeş olduğunu, ülkenin gücünü oluşturduğunu” ileri sürüyorlardı.

II- Merkantalizmin iktisadi düşüncesi
Temel İlkeleri ;
Merkantalistlerin parayı kapitalle özdeş sayacak kadar parayı önemsemeleri, dış ticaret bilançosunda koruma politikası yoluyla bir fazla sağlamayı gerektiriyordu. Söz konusu çağda ve ülkelerde para birimi altın ve gümüş gibi kıymetli madenlerdi. Banka sistemi henüz gelişmemişti. Bu şartlar altında, ülke içinde değerli maden arzını artırmanın tek yolu –değerli maden ülke içinde üretilmediği sürece- ticaret bilançosu fazlası sayesinde, ülkeye, değerli maden girişini sağlamaktı.
Çağın şartlarında, ticari çıkarlar, para arzının genişletilmesini gerektirmekteydi. Ayni ekonomiden para ekonomisine geçiş, ulusal devletlerin gücünü devam ettirmek için ordu besleme, artan üretimi genel fiyat seviyesi düşmeden satabilme, bunu gerektiriyordu. Eğer para arzı genişlemezse, genel fiyat seviyesi düşer; gerçek faiz haddi, parasal faiz haddinden daha yüksek olur. Alacaklılar kazanır, borçlular kaybeder. Bunu ekonomi üzerinde deflasyonist bir etkisi olur. Aksine, para arzı genişler ve genel fiyat seviyesi yükselirse, borçlular kazanır.
Merkantalistler daha büyük kamusal harcamanın –çağdaş terimlerle- daha fazla gelir ve istihdam yarattığı görünüşünü savunmuştur. Artan harcamalar ve lüks, büyük binalar teşvik edilmiş, kamu yatırımları planlanmıştır. Daha büyük harcama yapılabilmesi için, tabii –paranın dolanım hızı veri iken- para arzının artması gerekir. Paranın değerli madene dayandığı dönemde, ticaret bilançosu fazlası bunu sağlamanın tek yoludur.
Merkantalistlerin nüfus politikası da, klasik iktisatçılardan farklı, fakat, ortaçağ düşüncesine uygundur. Nüfus artışını özendirmiş, “bir ülkenin en büyük hazinesinin iyi beslenmiş insan sayısı” olduğu fikrini savunmuşlardır. Bunun bir nedeni halkın harplerden, hastalıklardan kırıldığı bir sırada hızlı nüfus artışı tehlikesinin olmamasıdır. Bir nedeni, askeri gücün, henüz makineleşme seviyesinin çok düşük olduğu bir dönemde insan sayısına dayanmasıdır. Bir nedeni de, üretimin emek-yoğun olduğu bu çağda ihracat fazlası sağlanması için üretim artışının düşük ücretlerle gerçekleşme gereğidir.
Sir Josiah Child, ülke nüfusunun göçmesi sonucunu verebileceği için, sömürgelerin olumsuz etkileri olabileceğini ileri sürmekteydi. Bunun önlenmesi için ise “Sömürge sadece ana ülke ile ticaret yapmaya zorlanırsa, ana ülkede istihdamı ve üretimi arttırmak, dış fazla elde etmek olanaklıdır.”
YukarıdakiSir Josiah Child’ın görüşü birkaç bakımdan önemlidir. Bir kere, 17. yy sonuna doğru merkantalizmin dış ticaret politikasını ülkeye değerli maden akışını sağlayacak bir araç görmekten artık ayrıldığını kanıtlar. Buna karşılık, dış ticaretin düzenlenmesinin “koruyucu” bir niteliğe büründüğünü, yeni iş ve istihdam yaratılmasının, yeni sanayilerin gelişmesinin, devletin iktisat politikasının amacı haline geldiğini gösterir. Diğer bir deyişle değerli madenlerin önemi azalmakta, “servetin kaynağı” olarak bunarlın yerini yerli sanayi almaktadır. Bu, ticari kapitalizmden sınai kapitalizme geçişte bir adımdır.

Milli Servet Anlayışı ;
Devletin gücünün kaynağı servette bulunur. Servet, değerli madenlerden oluşur. Değerli madenler ise, ticaret bilançosu fazlası sayesinde elde edilebilir.
Merkantalistler için ulusal servet, halkın refah, tüketici ya da işçi yararı ile ilgili değildir. Nitekim, imalatçıların olabildiği kadar düşük ücretlerle işçi çalıştırmaları, dünya piyasalarında rekabet için gerekli görülmüştür.

Yöntemi ;
Merkantalistler, tümdengelimle beraber tümevarım yöntemini kullanmışlardır. Merkantalistlerin rakamlarla, ölçme ile ilgilenme nedenleri açıktır. Bir kere para, servet, nüfus, dış ticaret gibi ölçülebilir büyüklüklerle uğraşmışlardır.

III- Merkantalizmin Çöküşü
17. yy ticari kapitalistle küçük sınai kapitalistin çatışmasına sahne olmuştu. Daha bir yy önceden itibaren üretimde makinelerin kullanılması, sınai kapitalizmi hazırlamaktaydı. Buhar makinesi ve metalurji ile dokuma sanayinde 18. yy İngiltere’de yapılan teknolojik buluşlar, ticari kapitalizmin sınai kapitalizme geçmesini hazırlamıştır. Ayrıca gelişen dış ticaret ve 1730-75 yılları arasında gümüş stokunun artmasına bağlı uzun dönemli fiyat artışları, burjuvaları çok zenginleştirmişti.

İktisadın bilimler arasındaki yeri

İktisat, doğa bilimlerinden farklı olarak, insan davranışları ve onun yarattığı kurumlarla ilgilidir. Popper’e göre bilim önermelerinin bilimsellik derecesi, açıklamaların yeterliği kadar sınanmaya uygunluğu ile tanımlanır, konusu ya da bilgi kesinliği bağlamındaki savları ile değil sınanabilirlik ve yanlışlanabilirlik derece meselesidir. Bir uçta fizik, kimya gibi “sağlam” doğa bilimleri bulunur; bundan sonra “daha yumuşak” evrimsel biyoloji, jeoloji, kozmoloji gibi bilimler bilimler yer alır. Sosyal bilimler bu iki uç arasında bir yerde bulunur.

iktisadın bilimsel metadolojisi

Popper, The Logic of Scientifik Discovery (bilimsel keşfin mantığı) başlıklı kitabında, mantıksal pozitivistlerin ancak gözlemlere dayanarak teorilerin geliştirilebileceği savını reddetmiş ve tümden gelimi, mantıksal çıkarımı bilim için geçerli yöntem olarak almıştır. Ayrıca, teorilerin doğrulanabilirliğini, eleştirici akılcılık yaklaşımından yola çıkarak, “yanlışlanabilirlik” kıstası ile ikame etmiştir. Buna göre, bilimdeki önermelerin bilimsellik kıstası yanlışlanabilirlik ölçütüne dayanır. Bilimdeki bir önermenin yanlışlanabilirlik derecesi ise, onun ne ölçüde amprik olarak test edilebilir olduğuna bağlıdır.

Lakatos, “iktisat az gelişmiş bir bilimdir” demiştir. Lakatos’a göre bilim tarihi tek tek teorilerin değil birbiriyle bağlantılı teorilerin, yani bilimsel araştırma programlarının tarihidir.İktisat, SSCB’nin dağılmasından sonra “değişmez temel”i ile birlikte gerek pozitif gerek negatif “çözüm öğeleri”nde giderek katılaşan bir gelişme aşamasına girdi. Bir kere yeni neo-klasik öğreti dışında kalan bütün öğretilere ve okullara yaşam alanı bırakmadı. İkincisi, piyasa, “negatif çözüm öğesi” bağlamında değil toplumsal sınıflar, genelde insani sorunlardan soyutlandı.

merhabalar

bu web günlüğünde ekonomik düşünceler tarihi dersinde tuttuğum notları yayınlayacağım...
umarım faydalı bi girişim olur...
sayın hocam, Sevinç Orhan'ın notları ve takip ettiğim dersle ilgili kaynaklarıdan makaleler olacak..
SAYGILAR